22 Ekim 2008 Çarşamba

Kadırga


Alçak uzun bina seviyorum, bu şehirde az olduğundan olsa gerek, gördüğümde durup bakıyorum, baktığımda binanın arkasında bir kilise ve üstelik bir de kubbeli kilise görünce şaşakalıyorum. Uzun bina görmek zor, olsa olsa dini bir binanın dükkanları olur, nitekim bu da öyle; rum ortodoks kilisesi ayia kiryaki kilisesinin, kadırga limanı caddesinde bir güzel yayılmış dükkanları. Binayı görünce gözüm kilise aradı, kafamı kaldırdım, oradaydı çan kulesi, ama hani o ancak tanzimattan sonra izin verilen kubbelerden birini görebilmek için arka sokağa geçmem gerekti. 100 yıl önce yapılmasına izin verilen o kubbenin fotoğrafını çekmemden haz etmedi mahalle delikanlıları, oturup anlatamadım tabii kendilerine o kubbenin altında ne mühim tablolar olduğunu ve o kubbe orada olmasa alt katında o kadar ucuza döner yiyemeyeceklerini. 

sarsılmaz


Ben böylesine ismiyle müsemma bir mekan hiç görmedim doğrusu. İki senedir yavaş yavaş yıkım sürüyor, sağında solunda ne varsa yerlebir oldu, silah dükkanı yerinde duruyor, durduğu yer de az değil, tophane binasının altı; zamanında koca imparatorluğunun silah ürettiği binanın zemini. Bugün kuzen laf etti; “merak ediyorum belediye geldiğinde ne diyor bu adam da hala orada durabiliyor?” Gerçekten nasıl durabiliyor, sağı solu yıkılmış, piyasası bitmişken o dükkan orada? Dükkanın adı “sarsılmaz” olmasa bu kadar direnebilir miydi acaba? Diğer dükkanlar yıkılıp arka duvarlarının bayağı bayağı tophanenin taş duvarları olduğu ortaya çıkmamış olsaydı dert etmeyecektim, ama şahane bir duvar çıktı arkadan, arada bir dükkan kesiyor güzelim duvarı; sarsılmaz

2 Ekim 2008 Perşembe

Bayram


Uzun bayram tatillerinde şehirde kalmayı hep sevmişimdir, tek zorluğu ilk gün, tüm kalanlarla beraber köprü geçmek zorunda kalmaktır. Her nedense herkesin akrabası kendine göre “karşı tarafta”dır. Anlaşılmaz bir durum; bayramda her istanbullu köprüden en az bir kere geçmeye çalışır. Her neyse, bu köprü sorunu halledildikten sonra, bayram İstanbul’u pek keyifli bir hal alır. Şehirde kalanlar arasında tuhaf bir dayanışma hissi doğar sanki. Uzun zamandır planlanan ama bir türlü gerçekleştirilemeyen buluşmalar, kolaylıkla, kimi zaman tesadüfle, kimi zaman ufak bir çaba ile gerçekleşir, zaman kısıtlı olmadığı için uzun konuşulur ve hatta susma lüksüne bile sahip olunur. “Bitmeyen işler yüzünden” bir türlü vasıl olunamayan o kanapeye artık yayılınabilir, seyredilmesi hiç de şart olmayan filimler ardarda seyredilebilir, çizgi romanlar suçluluk hissine kapılmadan ferah ferah okunabilir. Misal ben, üç romantik komedi seyrettim (şimdi kendime gelmek için 5 csi, 3 shield, 3 numbers bölümü seyretme cezası verdim), iki martin mystere okudum. Mercan’da çeyrek kokoreç, midye tava yanında yarım bira içtim, Asmalı mescit’te yürürken Şimdi’de ikamet eden ahbabımı görüp içeri girdim, sonra tanığım ve şehirde kalan tanıdığım –sanırım- herkes içeri girdi, Şimdi’nin sarımsaklı makarnası makbul, onu anladım. Bir başka bayram gününde Çukurlu çeşme sokağında kararsız dururken, ya İstiklal’e doğru yürüyecek Simurg’un açık olup olmadığına bakacaktım ya da Sıraselviler’e çıkıp, kalabalığa karışmadan eve dönecektim ki Nizam pide’de karın doyurmakta olan arkadaşlarımın olduğunu öğrenip Büyükparmakkapı’ya yöneldim. Aslında ben Balık pazarın’da ki Nizam pide’yi tercih ederim ama bu da iyidir. Adı yanıltıcı Nizam pide’nin, beğendi “yatağı”nda tas kebabını kuşbaşılı pidesine tercih ederim açıkcası. Ama bu bayram günü sadece bir çaylarını içtim ve sonuçta İstiklal’e yönelip, Simurg’a girdim, çay servisi, kedileri, depodan çıkarılan kitapları ile evet açıkmış, masraf kapısı. Sonra caddeye çıkmaya cesaret edemedim, geri döndüm çukurlu çeşme’den sıraselviler’e, çukurcuma’ya dönmeden markete girip, kanapemde şart olmayan filimleri seyrederken yiyeceğim gereksiz yiyecek ve içecekleri aldım. Eve girmeden, ahbab olduğum dükkanlara kafamı uzatıp iyi bayramlar diledim, bir tanesinde Yansımalar çalıyordu. Bakkal Cafer takım kıyafet giymişti. Bayramları seviyorum.

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...