En sevdiğim cami desem yalan olmaz, Süleymaniye’yi ayrı
tutuyorum tabii.
Rüstem Paşa Camii hep gözümüzün önündedir ama
karmaşıklığın, kalabalığın içinde görmeden geçip gideriz. Galata köprüsünden
Eminönü’ne geçerken sağ yukarda Süleymaniye’yi görmemek imkansız, gördünüz,
gözünüzü ondan aşağıya denize doğru indirin, hah tam orada. Girişi, hasırcılar, sobacıları geçer geçmez
Rüstem Paşa Mahkeme sokakta. Rüstem Paşa
malum Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan ile evlenerek saltanata damat ve ardından
sadrazam olmuştur, parayı pulu iyi idare etmeyi bildiği, o dönemde çarşının
kalbi olan Tahtakale’de adına cami yaptırmasından da belli oluyor. Çukurda
kalan bir yerde olduğu için altı subasman olarak yapılan dükkanlarla
yükseltilmiştir. Şehir ve internet efsanelerinden biri der ki: caminin mimarı
Mimar Sinan, Mihrimah Sultan’a olan aşkı sebebiyle Rüstem Paşa camiini
yeterince gösterişli yapmamıştır ama kendini affettirmek için de süslemelerinde
abartıya kaçmıştır. Açıkçası ben dedikoduya itibar etmem ama sevgili
mimarımızın çini süslemelerinde elini korkak alıştırmadığı kesin. Bu camii için
bir çini müzesi desek abartmış olmayız, içini bırakın dış duvarları bile iznik
çinileri ile bezenmiş.
En güzel tarafı bugün de çarşının ortasında kaldığı için
çok kullanılan bir camii, gireni çıkanı hiç bitmiyor, ben de çok gidiyorum
oradan biliyorum. Ama içine girmek pek nasip olmuyor, hep namaza denk
geliyorum.
Aynı Paşa’nın aynı Mimara yaptırdığı medrese ise bu kadar
gözönünde değil, İstanbul erkek lisesini geçip, sultan mektep sokağına devam
ederken sağda Rüstem Paşa sokağının sonunda dışarıdan kare içeriden sekizgen,
durmuş oturmuş, sakin sessiz bir yapı. Uzun zaman Vakıflar tarafından depo
olarak kullanıldı, içeriye girmek mümkün değildi, ama denen o ki restore
edilmiş, ziyarete açılmış, gidip bakacağım, bildiririm. Ama en son gittiğimde
kapısındaki manzara vakıfların prefabrik kulübe düşkünlüğüne bir örnek teşkil
ediyordu, aynen bugün Rüstem Paşa camiinin avlusunda olduğu gibi.
Adam uğraşsın didinsin, padişahın kızı ile evlensin, türlü işlerle paralar biriktirsin, cihanın en büyük mimarına hem medrese hem camii yaptırsın, vakıfların koca paşaya layık gördüğüne bakın. Şöyle güzel bir taşlığa bu hayrat, bu manzara reva mıdır? Mimar Sinan’a edilen zulmü demiyorum bile.