-->
İstanbul’da ana caddelerden iki
sokak arkaya geçtin mi hemen başka bir dünya karşılar insanı. Millet Caddesinde
Haseki hastanesinin yanındaki sokaklardan biraz arkaya doğru yürüdün mü zaman
tünelinden geçmiş gibi olursun. Haseki caddesi ile Özbek Süleyman Efendi caddelerinin
birleştiği yerde koca bir külliye, camii, darüşşifası tüm mahalleye hükmeder.
Külliye ve Cami, Sinan’ın
İstanbul’daki ilk eseri. Cami o yüzden biraz mahçup, mütevazi. Sinan dediğim,
Koca Sinan, Mimar Sinan. Haseki dediğimizde Haseki Hürrem Sultan. Mevzu önemli
yani.
Cami zaten günümüzün hoyratlığına
maruz kalmış, ama anlaşılmaz olan 17. Yüzyılda binanın genişletilmeye
çalışılması ve ilk inşasındaki zevk ve mimarı geleneğinin bozulmuş olması.
Sinan o zamandan yerinde dönmeye başlamış olsa gerek.
Sokağın karşı tarafındaki imaret,
mekteb, hastane medrese binaları haseki külliyesi diye anılıyor. Mahalleli tabii
ki öyle anıyor. Çocuklar etrafında oynuyor, koca mahalleye adını veriyor,
hepimiz biliyoruz orası haseki. Haseki nedir, Osmanlıda Padişahın
cariyelerinden çocuk yapanlarına verilen ünvan. Hürrem Sultan da malumunuz
Kanuni’den bayağı bir çocuğu var. Kendisi Haseki Sultan. Dolayısıyla camiinin
ve külliyenin adı Haseki olarak anılıyor.
Peki bu ne?
2014 yılında Külliyede eğitim
merkezi açılıyor, adı Abdurrahman Gürses Eğitim Merkezi oluyor. Sebeb nedir
bilemem 2015 mayısında Kurumun adı ‘Diyanet İşleri Başkanlığınca "Haseki
Abdurrahman Gürses Eğitim Merkezi" olarak tashih edilmiştir.’
Abdurrahman Gürses Değerli bir
din alimi, 40 yıl İstanbul Beyazıt Camii İmamlığı ve Kur'an-ı Kerim
Muallimliği, Emekli olduktan sonra o
zaman adı Haseki Eğitim Merkezi olan yerde
Kur'an-ı Kerim Muallimliği yapıyor. 1999 yılında 93 yaşında ölüyor. Cenazesinin kalabalığından hakkında
yazılanlardan değerli bir ilim adamı olduğu belli.
Eminin yattığı yerden Diyanet işlerine sövüyordur: ‘ulan hadi Hürrem Sultan
Külliyesini devlet malı yaptınız, üzerine bir de orayı eğitim merkezi adı
altında kuran kursu yaptınız, hadi allah razı olsun adımı da verdiniz eğitim merkezine,
iyi de adımın başına niye haseki koydunuz bre gafiller’
O demiyorsa ben dedim