Şehirle aramız limoniydi ne zamandır, gizli gizli
dolaşıp, yazıyordum ama elim varıp burada paylaşamıyordum, şimdilerde aramız
düzeliyor, ben de ufak ufak yazıları ifşa etmeye başlayayım. Mesela bu yazı ve
görseller aralık 2012’den
Maksat Yavuz Selim Camiine gitmekti. Fatih Camii
tarafından Çarşamba’ya kestirme yollar ararken Ali Naki sokaktan çukurbostan’a
doğru çıkmaya karar verdim. Kendimi çukurbostan’da göreceklerime hazırlayarak
yokuşu tırmanmaya başladım. Elbette bir bostan görmeyi ummuyordum, yıllar önce
Dalan’ın bostan’ı düz edip beton döktüğünü hatırlıyordum. Ama Ali Naki
sokağı’nın Yavuz Selim caddesi ile birleştiği köşeye geldiğimde göreceğim
manzaraya da asla hazırlıklı değildim.
Çarşamba Çukurbostan parkına hoşgeldiniz. İnsansız, temiz
pak, düzenli, sinir bozucu bir alan. Niye öyle dedim bilmiyorum, sinir bozucu
işte.
Bu alan Bizans döneminde şehrin su ihtiyacı için yapılmış
bir sarnıç. O dönem yakınlardaki Ayios Makios Ortodoks kilisesinden dolayı
makios sarnıcı olarak anılmış. Osmanlı döneminde bu işlevlerini yitiren diğer
sarnıçlar gibi burası da zamanla toprak dolmuş ve bostan olarak kullanılmış.
Aspar Bostanı olarak da anılan bu bostanda zamanla evler yapılmaya başlanmış,
halen varolan çukurbostan mescidi inşa olmuş ve bir mahalle oluşmuştur. Sonra
her niyeyse bu alanın Pazar yeri olmasına karar veriliyor ve Dalan döneminde ne
bostan ne o kagir evler kalıyor, geriye sadece bugün de korunan çukurbostan
mescidi kalıyor. Pazar yeri de olmuyor ve anlaşılan o ki Fatih Belediye başkanı
bir gün ‘abi biz burayı niye şöyle askeri garnizon bahçesi gibi bir park
yapmıyoruz’ demiş olmalı ki ben bugün bu manzara ile karşılaşıyorum. Tabii burayı
yapan mimar, çevre düzenlemecilerine asla dememişler, ‘var git evladım bak
buranın hemen yanında Sultan Selim Camii var, pek de güzel bir bahçesi var, bak
bakalım bu coğrafyada ne ağaç dikilir, gölgeler nasıl kullanılır, git bi feyz
al’. Denmeyince de böyle olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder