17 Şubat 2009 Salı

vefa esnafı


Sözün bittiği noktalar olur bazen, bu şehir de kimi köşelerinde insanın nutkunu tutturur. Süleymaniye imarethanesinin 452 senelik arka kapısında, şehir, vefa esnafı ile birlik olup benim nutkumu tutturdu açıkcası.

8 Şubat 2009 Pazar

hiç bir yerde şubemiz yoktur


“Şubemiz yoktur” ibaresi bu şehirde pek de inandırıcı değildir, değil mi ki dükkanların bir çoğunun adı öz, meşhur, tarihi, geleneksel ile başlıyor. Ama Beşiktaş’ta bir dükkan var ki gerçekten başka yerde şubesi olamaz, olabilmesi için içindeki amcanın klonlanmış olması gerekir. Annem babam dışında sadece onun sigarama laf etmesine bozulmuyorum, adamın gerçekten sağlığımı düşünür bir hali var. “Kahvaltı salonu burası, sigara salonu değil, bari ye sonra iç” diye fırçayı yedik sabah sabah. Üstelik dükkanını kokuttuğum filan da yok, sokakta içiyorum mereti. 
Ben şu branç denilen şeye alışamadım; kırk yılda bir kahvaltı ediyorum zaten, delikanlı bir kahvaltı olsun istiyorum o yüzden o adsız “kaymaklı kahvaltı”cıyı çok seviyorum. Bir tabak bal kaymak ile bir ekmeğe yakın yedim. Kalabalıktan içeriye giremeyen bir takım insanların kapıda dilleri yana yana süt içtiklerini gördüm, sokak ortasında, öyle güzel yani sütü, kaymağı. 

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...