24 Nisan 2007 Salı

"Bir kentte hayran kaldığın şey onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil, senin ona sorduğun bir soruya verdiği yanıttır”




“kentler de düşüncenin ya da rastlantının eseri olduklarını sanırlar hep, ama ne biri, ne öteki ayakta tutmaya yeter onların surlarını. Bir kentte hayran kaldığın şey onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil, senin ona sorduğun bir soruya verdiği yanıttır” (Görünmez Kentler, İtalo Calvino)

Bugün Tophane’nin ıssız sokağında, sıfat değil, isim olarak ıssız sokakta, Boğazkesen’e paralel Karabaşdere Caddesi’ni kesen bir küçük sokak Issız’da karşıma, beyaz önlüklü boynuna steteskop asılı gençten bir adam çıktı, elinde bir minik çanta “kolestrol, şeker tansiyon” diye bağırıyordu boş sokağa. Tıpkı az evvel Kumbaracı Yokuşu’nda “domatezzz” diye haykıran adam gibi. Ben devri kapandı sanıyordum bu tansiyoncuların, kapanmadıysa da sadece kahvelerde filan zaman geçiriyorlardır diyordum. Yok, gördüm bugün, varlar, hem de yeni nesil.

Bugün yine sinirlendim, Tophane’den Galata’ya İstiklal Caddesi’ne çıkmadan gitmenin bir yolu olmamasına. Senelerdir böyle bir paralel yolun olmayışına ikna olmayıp çeşitli denemeler yapıp, her seferinde serdarıekrem ve daha da fenası kumbaracı’yı tırmanmak zorunda kalıyorum. Ve her seferinde Kırım Kilisesi’nin önünden geçerken, bu sade ve gizli kilisenin tek cemaatinin sri lankalılar olduğunu hatırlatıp gülümsüyorum.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...