3 Haziran 2007 Pazar


Ben seksenlerde büyüdüm, siyasi bir fikir üretmenin cinayet gibi suç sayıldığı o yıllarda çevremdeki acıları farkedemeyecek kadar gençtim. Gazeteler magazini keşfetmişlerdi, değerleri kalmamıştı, hiç okumadım. Etrafta siyaset yapar gibi duranlar bir önceki dönemin cümlelerini tekrarlıyorlardı, hiçbirinin yanında duramadım. Siyasi kitap, makale yazılmamasının sebebini siyaset bitti diye yorumlamıştım. Herkes kendi işini yapar, üretir, ya da kötülük yapmadan durursa herşey iyi gider sanıyordum. Meğerse suç işliyormuşum. Gözümün önünde iki taraf olmuşuz, benim tarafımı bile belirleyemediğim bu kamplaşma yüzünden eğer bu gece siyaset-üstü bir kurum duruma el koyarsa yarın annem babamı göremeyeceğim, babam büyük ihtimalle “fikri alınmak için” bir süre benden uzakta olacak, geceleri şehir sessiz olacak, ben yirmilerimde olduğu gibi kırklarımda da gazete okumayacağım, aklım duracak, insanlar insanların canını yakacak, henüz doğmamış olan yeğenim ilkokula başladığında benim okuduğum kitapları okuyacak, benim yaşıma geldiğinde –şanslıysa- benim canımı yakanlar onunkini de yakacak.
70’lerde amerikan askerlerini denize atanlarla mitinglerde atatürk’ün kalpaklı fotoğrafını taşıyanlara aynı duygusallıkla bakıyorum, hepsi içten, gönülden, iyi niyetli, aralarında kendi hesaplarına çalışanları saymıyorum, elbet olur onlar. Çoğu “karşı taraf” ürettiğini farkında değil.
Meydanlarda yürümenin, bana benzemeyenleri yoketmenin, bireysel kahramanlıkların işe yaramayacağını biliyorum. İşe ne yarar bulamıyorum, yalnız da değilim üstelik, biliyorum. Yirmi yıldır sadece işini iyi yaparak çocuklarını koruyacağını sanan, ama bu fikrin bir boka yaramadığını farkeden bir nesiliz, hem de en kuvvetli yaşlarında bir nesiliz.
Sadece işimizi iyi yaparak çocukları kurtaramayız. Bugün bilgi sahibi olmamak, fikir üretmemek, sevdiklerine fikrini söylememek suçtur.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...