23 Nisan 2007 Pazartesi

şair çocuklar


Senenin ilk ısıtan güneşine durdum bu sabah. Dar ama pek şık bir sokakta, bir kahvenin sokağa atılmış iki masasından birinde yüzümü güneşe döndüm. Çocukluktan çıkmalarına az kalmış iki kız top oynuyorlardı, futbol, voleybol karışımı birşey, sokak dar olduğundan her hamleleri bir pencere ya da bir arabada son buluyordu, bu durumdan hiç de hoşlanmayan mahalle sakinlerinin uyarıları ile uzaklaştılar. Ben de sessizlik içinde portakal suyumu içtim. Oysa bugün çocuk bayramı, hani şu çocukların sıkıcı merasimler için okula gitmeye zorlandığı, yetişkinler tatil yaparken onların bağırarak şiir okumak, tuhaf kıyafetlerle bir takım tuhaf danslar yapmak zorunda kaldıkları bayram. O yüzden “şair çocuklar”ı okudum bir kez daha eve dönünce. Her gün okumalı zaten bir iki satır da olsa Ahmet Güntan, ah güzel ahmet...

“Rüzgâr eser, rüzgârın basit hareketlerini basit bir şekilde anlarlar, rüzgârın ruhunu görürler, sonra bize dönüp bu ruhun yaptığı kahramanlıkları bir bir anlatırlar, büyükler anlatılanları dinleselerdi, oradaki metafiziği görebileceklerdi. Bazı çocuklar bunu yaparlar, onlar şair çocuklardır, hepsi şair olur mu bilemeyiz, ama Kürtlerin bir sözü var, rüzgârı gören Allah’ı görür diye, şair çocuklar rüzgârı görür, Allah’ın toparladığı cismin boşluğunu da, işte bunu gören çocuklara biz Esrârîler, kendi aramızda şair çocuklar diyoruz, şair çocukları gördüğümüzde biz onları kolluyoruz” Ahmet Güntan, Esrârîler, YKY, 2003.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...