21 Nisan 2007 Cumartesi

bir tek lodosu vardır lodosu olanın


Tezer Özlü’nün “beğendiğim insanlar” listesi, gününe göre beni çok eğlendirir ya da dehşetle hüzünlendirir. Gün olur tam listeyi yazarım lakin bugün beni ilgilendiren ve etkileyen listenin ilk satırı; “lodosta başı ağrımayanlar”
Gerçekten özeniyorum onlara; lodostan etkilenmeyenlere. Kadınlar ayın bir kaç günü huysuz, vücutlarına sığamaz olurlar ya işte öyle bir şey, görüntü buğulu, kulaklar az duymak istiyor, kafa zaten izne çıkmış çoktan. Oysa istanbul en çok lodos’ta görünür olur, güzeybatıdan esen rüzgar en soğuk mevsimde bile ılık bir esinti getirir, ufku açar. Oysa benim aklımı karıştırıp, sanki başımı bir beyaz tülbentle sarar. Annem, “kıyıya vurmuş palamut balığı gibi hissediyorum” derdi lodosta, anlamazdım, gün geçtikçe içimdeki o palamut kıyıya vurmakla kalmıyor, masaya getirilip didikleniyor. Her lodos sabahı yataktan çıkmadan –çıkamadan- annemin palamutunu anıyorum, gülümsemeyle demek isterdim, olmuyor, binbir küfür, söylenme ile anneme bir selam ediyorum.
Bu şehirde lodos sıklıkla eser, bazı günler insanın teninden yürür geçer, bugün onlardan biriydi. “güneşli, güzel bir gün” demiştir kimileri. Ben ağır, başağrılı bir gün geçirdim. Yine de güzeldi Sarayburnu’ndan bakmak. İstanbul’un iki yakasının da şehir olarak görüldüğü şahane bir nokta. Ama bir tek lodosu vardır lodosu olanın.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...