14 Nisan 2007 Cumartesi

erguvan




Tanpınar’ın, “Bir istanbullunun gündelik hayatında bulunduğu yerden başka tarafı özlemesi çok tabiîdir” lafının canlı bir ispatı olarak sokağa çıktım öğleye doğru. Yalnış anlaşılmasın, Tanpınar bu lafı ederken özlenilen yerin İstanbul dışında bir yer olarak görmez, özlenilen sadece şehrin diğer bir semtidir.
Nisan ortası, erguvan görülmeli... Kuzen İstinye sırtlarından aşağıya doğru ineceksin dedi, kulak asmadım. Erguvan her yerden çıkar karşına, Boğaza’a gitmek şart değildir. Ama eğer bir erguvan pembeliğinde esriyeyim, kendimden geçeyim diyorsan, eh o zaman boğaza doğru, mümkünse Aşiyan Mezarlığı’na uzanmakta fayda var.
Ben öyle yapmadım, diğer tarafa doğru yöneldim, eski şehre doğru. Tramvay iyi oldu, ama çok hızlı bir ulaşım aracı olduğu da söylenemez. Yayalar henüz alışamadı, arabaların üstüne üstüne yürüdükleri gibi bu heyüla gibi aracın üstüne de yürüyorlar, hesaba katmadıkları, bunun öyle frene basınca hemen duramadığı. Dolayısıyla, tramvay atlı araba tadında seyrediyor Karaköy’den Zeytinburnu’na doğru, laf aramızda öyle dörtnala filan da değil.
Ben Beyazıt’ta terk ettim kendisini. Beyazıt Camii’nde cenaze vardı, ikindi ezanı, öğle ezanında Tophane’de küçük bir camiide bir diğer cenazeye rast gelmiştim. Dedim “ben de böyle görkemli, mümkünse Sinan eli değmiş bir camii isterim” Ulvi hislerimden uzaklaşıp derhal kendimi Nuruosmaniye kapısı çevresi kuyumcularının vitrinlerine yapıştırdım. Trabzon işi bilezikler pek moda. Eskiden bu kadar yoktu. Vitrinler dolu ama kimsenin kolunda görmedim, yastık altlarında olsalar gerek. Çarşı kadın dolu, çeyizciler, kuyumcular hınca hınç, malum yaz geliyor düğün, nişan mevsimi. Hiçbirinin suratında eğlendiklerine dair bir ibare yok, hırs bürümüş gözlerini. Bu işin keyifli olması gerekmiyor muydu?

Tüketim nöbetine tutulmuş kadınları arkamda bırakıp Sultanahmet’e çıktım.. ve evet, erguvanım beni orada bekliyordu. Sırtını, Hürrem Sultan’ın hamamına dayamış, yüzünü yeşil eve dönmüş, henüz ergen bir erguvan. Selamlaştık. “Ben ona o bana ne oldu sana dedik” *

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...