9 Kasım 2007 Cuma

em hemu hrantin


Surlarda, hala, bu devirde her kapının bir kahyası varmış, şehrin ortasında, iki sur arasında roka yetiştiren ve hala toprak adamı olarak hayatlarını sürdüren, nesillerdir istanbullular varmış, çingeneler hiç de otantik değillermiş, şu anda istanbul’da yaşayan bir çok kişiden daha gelişmiş bir türkçe konuşuyorlarmış. Nişantaş’ında şahane bir haute couture salonu varmış, kıyafetler duruma göre, ufak bir rötuşla tesettür formunu alabiliyorlarmış. Daha binbir hikaye; edirnekapı’da kocası büyükada’da faytonculuk yapan kendisi sura nazır yaşayan, ağzından çıkan her lafla kendi güldüğü gibi çevresindekileri de güldüren Cevriye hanım favorim. Ama bugünlerde canım çekmiyor bu keyifli istanbul hikayelerini dillendirmek.
Benim siyasiliğim mahallemden ibaretti, mesele geldi dayandı mahalleme, bakkalda, meyhanede, kahvede muhabbet edemez olduk, en yakınlarım karşıda durur oldular, o yüzden keyif yapamıyorum. Benim “şans” dediğim diğerleri için “suç” oldu.

Evimde, girişte, “hepimiz hrant dinkiz” elafişi duruyor o günden beri, öylesine oraya konulmuş, bugün emlakçı gelmeden kaldırdım. Arat Dink çoluğu çocuğu toplayıp Belçika’ya yerleşmiş, yerleşir tabii, benim gibi elafişini bile ortada bırakmaktan korkanlar oldukça. Pardon arat.

Cevriye hanım’ı yazıcam ama. Kapı kahyalarını keza.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...