12 Nisan 2008 Cumartesi

çınaraltı


Çarşının Beyazıt kapı tarafında sahaflara çıkan altı yedi sekiz basamaklı merdiveni vardır, dün hızla o basamaklardan çıkarken bir anda yavaşladım ve hatta durdum, durup şöyle bir arkaya baktım. Burnuma, ilk kitap avımın kokusu geldi. O merdivenleri o günlerde çıkarken yaşadığım heyecanım hafifçe yokladı, o sevmediğim, kızdığım köhne hisse kızdım, hızlandım. Artık oralarda durmuyorum, geçiş olarak kullanıyorum. Yine de dayanamadım Elif’te durdum. Annemin ve benim ayrı ayrı dönemlerde merdivenine çıkıp Aslan bey’i sinirlendirdiğimiz, şimdi ders kitapları, biraz turistik kitap biraz da elif şafak satan kitapçıda. Kulağımdaki küpe durup dururken düştü, kitapların üstüne. Eğilemedim, bakakaldım küpeye, tezgahtar –kitapçı olmadığı her halinden belli- şaşırdı, eğildi aldı küpeyi. “Biliyor musun annemle ben aynı kitapçıda eşelenmişiz, ama benim kızım olsa o buraya gelemeyecekti” diyemedim tabii. Yürüdüm, meydana çıktım. Sahi ne zaman gitti bu kahve Çınaraltından? Nerede çay içiyor öğrenciler? Dönüşümleri anlıyorum, Kapalıçarşı’nın tam da yanındaki kitapçıların zaman içinde turistik dükkanlara dönüşmesi, hoşlanmasam da anlaşılır bir durum. Ama koca üniversitenin karşısında, caminin hemen yanında koca çınarın altındaki bin senelik kahve nereye gider durup dururken? Niye ki? Hüseyin Avni Dede hala orada inadına.

1 yorum:

zeynep murat ekin dedi ki...

hüseyin avni dede hala orada evet. ikinci el piyasasının en canlı, en görkemli, en güzel yeridir beyazıt ve çınaraltı. sahaflar çarşısı eskiyi görmesemde görenlerin anlattığı gibi değil tabi. niteliksiz beceri her yere sireyet ettiği gibi oraya da bulaşmış.
her cuma beyazıt'a uğrayıp kapalı çarşıdan geçerek üstad sezai karakoç'a uğramak ve selam vermek kitabın tadına varmak gibi bir şey.
mekanlarımıza sahip çıkalım.
onları yalnız bırakmayalım...

murat tuzcu

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...