4 Eylül 2009 Cuma

kütüphane


Birden fazla kere alınan kitaplar listesi sadece bende yoktur diye tahmin ediyorum, bazı kitaplar bir kaç kez alınır, ben aldım. Bazı kitapları diğerlerinden daha çok sevmeye, henüz kitap-nesneye bağlılık geliştirmediğim zamanlarda, sevdiğim kitapları paylaşma arzum vardı, dağıtttım. Dolayısıyla hayatımda önemi olan kitapların sahip olduğum ilk baskılarını kaybettim. Hep yenilerini aldım, tekrar, takrar. Zamanla kütüphane de benimle beraber büyüyüp, kitaplar nesneye dönüşmeye başladıkça “dışarıya parça vermez” oldum. Hele de o değerlim olan kitapları. Bu aşamada aynı kitaptan bir ikinciye sahip olma gerekliliği kısa ya da uzun süreli mekan değişimlerinde başgösterdi. “O kitapları” o kadar evden dışarı çıkaramaz ve o metinlerden o kadar ayrı kalamaz oldum ki gidilen her yerde bir yenisi gerekti. Tuhaf bir rahatsızlık, yalnız olmadığımı biliyorum, bu beni bir nebze rahatlatıyor.
Geçenlerde bir dostum; arabamı, kredi kartımı, zamanımı istese gözümü kırpmadan vereceğim bir tanesi, bir hafta sonu için Hüseyin Rahmi’nin Metres’ini istedi. İlk baskı da değil hani, atlas yayınevinin bastığı o renkli kapaklı baskılardan, bir saniye düşünmeden “hayır veremem” dedim. Sonra kendim bile şaşırdım kendimden bu kadar emin olmama.
Bu değerli, bir türlü ayrılınamayan, tekrar tekrar alınan kitapların sayısı her geçen gün arttı, zaman içinde kontrol kaybedildi. İlklerini çok iyi hatırlıyorum tabii; Justine (bu da çok ahlaklı değil ama Sade’ınki de değil), Yağmur Kaçağı (ilk sarhoşluklarımda sırf bu yüzden sıklıkla soluğu Sarayburnu’nda alırdım, eski tren yolunun üstünde alkol testi yapmışlığım var), Huzur (Nuran’a benzeyeceğim diye vapurda walkman’le Tatyos Efendi dinleyen tek kadın ben değilimdir herhalde), Mahur Beste (sonra iflah olmadım), Tutunamayanlar (kimi sevsek tutunamayanlar okuyordu bir zaman), Memleketimden İnsan Manzaraları (eh tabii), Aşk-ı Memnu (kitap hırsızlığına bihter başlattı beni), Gülünesi Aşklar (keşke hiç okumamış olsaydım da yarın sabah kalkıp başlasaydım Kundera’ya, ah keşke).
Liste beni güldürdü şimdi, buradan, ne temizmiş-im.
30’undan sonra bu liste uzadı gitti; İkili Tekrar 4 kez alındı, Görünmez Kentler de. Cogito’nun aşk ve osmanlı sayıları 3’er kez. Daha da uzatırım da gerek yok. İlk sayfasında adım yazılı üç ayrı Necatigil toplu şiirleri olduğunu diyeyim de rahatsızlığın boyutu iyice ortaya çıksın.
Geçenlerde bir çocuk, beni hep sabahları gören 7 yaşında bir oğlan çocuğu “niye sen hep okuyorsun” diye sordu. Öylesine, uzaktan, benimle ilgilenmez bile iken. Cevabı bilsem söyleyeceğim. Bekleyemedi tabii cevabımı, “daha çok hatırlamak için mi” deyiverdi. Düşünüyorum hala, bulacağım.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...