23 Haziran 2007 Cumartesi

ağlayan kadınlar lahti











Dün ağlayan on sekiz kadın gördüm. Bazılarının gözyaşı kurumuş, kimi sessiz içine doğru ağlıyor, kiminin hıçkırıkları bunca uzaktan duyuluyor. Biri kendi halinin ne olacağını düşünmeye durmuş, bir diğeri kendinden geçmiş, gidenle gitmeye karar vermiş.

Arkeoloji Müzesi kışın açık hava müzesindeki heykellerin aldığı gerçeküstü hal için, yazın da pek serin olduğu için sıklıkla gidilesi yerlerden biri. On gün önce Beyrut Milli Müze’de gezerken kendime söz verdim İstanbul’a döner dönmez bir kez daha aekeoloji müzesine gideceğime. Birbirlerine hem yapı hem de sergilenen eserler açısından oldukça benzeyen iki müze. Her ikisinde de aynı kazılardan çıkmış malzemeler var. Özellikle Sidon’dan (Sayda mı demeli acaba?) çıkmış lahitleri on gün arayla iki ayrı müzede görmek çarpıcı oldu. Yine de en fevkaladesi İstanbul’a gelmiş; Sidon Kral nekropolünden çıkan Ağlayan Kadınlar Lahti. Tarihi; İsa'dan önce dördüncü yüzyılın ortası. En uzun ağlamaya durmuş onsekiz kadın coğrafyalardan, yüzyıllardan geçmişler, tesellisiz hala ağlamakta, karanlıkta.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...