24 Kasım 2008 Pazartesi

iskele battı





Bu sefer tek çarpılan ben değilim, lodos tüm şehri çarptı. İki üç gündür üç kuruşluk akılla geziniyorum sokaklarda. Dün sabah, aralık kalmış pencereden lodos sızdı, çalan telefonlara rağmen uyanmayı kesinlikle reddettim. Sonra merak ettim bu telefon niye bu kadar ısrarcı diye, yorganımla vedalaştım ve cevap verdim telefona;
- karaköy iskelesi batmış
- tusinami?
- lodos
- tek yıktığı ben değilim yani
- dalga geçme, batmış valla iskele
- 2010 dünya başkentinin iskelesi mi batmış yani? şahane. 
- böyle anlaşamayacağız, sen bi kahve sigara iç sonra konuşuruz.
- hı.. tamam.

Batmış gerçekten koca iskele, şaka değilmiş, oysa şaka olmalıydı. Diyorum, kimse inanmıyor; “Bu şehirde deniz ve demir yollarına karşı olan cinlerin varlığına ciddiyetle inanmaktayım.” Karaköy iskelesinin ilk batışı değil bu, şu farkla ki, 1958’de iskele yan yattığında zaten öncesinde dubaların eskiliğinden dolayı kapatılmıştı. Benim ilk kullandığım iskele ise 1966’da hizmete giren çelik konstrüksiyon olanıydı, anneannemde kaldığım akşamların sabahında, 7:10 vapuruna o iskeleden bindim, 1984’de yenisi geldi, 7:10 vapurunun saati değişmedi, eskisi hala Harem’de duruyor. Ben yenisini hiç sevemedim, sanki geçici bir yapıymış gibi gelmişti bana, oysa geçen cuma gecesine kadar dayandı, ve deniz lodosla, karaköyle ve hatta şehirle işbirliği yapıp, mekana hiç de yakışmayan o binayı yuttu. Sevip sevmemem mühim değil, oradaydı, önünde çok bekledim, içinde çok gazete okudum, turnikesinde takılıp çok vapur kaçırdım, karşısında bira içip girip çıkana çok baktım, çıkışında ahbap karşıladım, şimdi yok. Tuhaf. Yenisini heyecanla bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...