14 Temmuz 2009 Salı

beşiktaş - Üsküdar vapur hattı


Bin kere söyledim “Bu şehirde deniz ve demir yollarına karşı olan cinlerin varlığına ciddiyetle inanmaktayım” ve bu inancım her geçen gün artmakta, sistemli bir biçimde yok ediliyorlar. Deniztaksilerin ortaya çıkışı beni biraz sevindirdi açıkcası ama onların da sembolik olarak kalması hevesimi kursağımda bıraktı. Ben mi yalnış hatırlıyorum yoksa gerçekten annelerimiz bize, karşıya geçeceğimiz zaman “aman kızım motora değil vapura bin” demezler miydi? Hele geceleri çok tehlikeli değil miydi bu motorlar ? Ben zaten binmem motora, günün saatine göre öğünümü vapura denk getirir; dürüm, simit, hamburger artık o günki bütçeye göre yemeğimi yanıma alarak binerim vapura, üstüne çay, eğer mevsim yaz ise dışarda bir sigara, göz açıp kapayıncaya kadar karşıya geçilmiş olur. Sigaradan vazgeçtik geçen sene, canımız sıkıldı tabii biraz ama vapurdan vazgeçmedik, köprüden geçecek kadar akıl sağlığımızı yitirmedik henüz allaha şükür. Ama ne oluyor? İnternet sitesinde “iskeleler kenti istanbul” diye reklam yapan şirket-i hayriye kapattığı iskelelere her geçen gün bir yenisini ekliyor, o da yetmiyor hat kapatıyor. Hem de hangisini? Beşiktaş-Üsküdar. Geçen hafta Beşiktaş’ta iskeleye emin adımlarla girdim, ayağımı sürüye sürüye çıktım. Üsküdar’a geçmek zorundayım, elimde kağıda sarılı kaşarlı tostum kalakaldım, “motora binemem annem kızar”. Ama durum ciddi, mevzu karmaşık, açıklama anlaşılmaz;

“Şirket-i Hayriye'den bu yana 150 yılı aşkın süredir devlet ya da belediye eli ile yürütülen Beşiktaş-Üsküdar arasında yapılan vapur seferleri tamamen kaldırılarak özel sektöre devredildi. İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri'nden (İDO) yapılan açıklamada günlük 5 yüz ila 7 yüz yolcu kapasitesi bulunan hatta hafta içi 20 dakikada bir yapılan seferlerin kaldırıldığı açıklandı. Açıklamada yolcuların mağdur olmaması için Dentur Avrasya Grup ile protokol imzalandığı, yolcuların tüm hakları ile bu motorları kullanabileceği belirtildi. İDO'da bulunan aktarma ya da indirimli yolculuk haklarının yapılan anlaşma çerçevesinde aynen Dentur Avrasya Grup'da da geçerli olduğunun açıklamada altı çizildi”


Bindim tabii çaresiz motora, tostu çantama koydum, çaysız gitmez bu meret. Yol arkadaşlarım arasında ilk kez su üstünde giden bir araca bindiklerini gizlemeyen, hafif ürkek ama yolculuktan acayip keyif alan, hanım olduklarını düşündüğüm üç kişi vardı. Pek eğlendiler. Değişiklik kaçınılmaz elbette böylesine hızla büyüyen bir şehirde ama şehrin kendisinin değil de –belli ki- rantın dayattığı değişiklikler gözüme batıyor, aklımı çimdikliyor.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

değil istanbul'un türkiyenin denizlerinde ve demiryollarında cinlerin tahakkümü var. anlaşılan tek mağdur biz değil mişiz. eskiden karadeniz'e gemiyle gidilirdi istanbul'dan. 4-5 yaşlarında anne babamla bir gemi seyahatim olmuş. fatsa'dan samsun'a otomobille samsun'dan istanbul'a gemiyle gelmişiz. şimdi biz büyüdük gemiler ise öldü. cinler ne der bu işe acaba?

murat tuzcu

Tirendaz Sokak

--> Tirendaz sokak Molla Şemseddin camii ile başlar, Atıf Efendi kütüphanesi ile biter bir sokak. Şehrin en değerli konumun...